sünnetçi

    çocukları sünnet eden, eli baltalı, usturalı kasaplardır çocukların gözünde.
    benim gözümde de öyleydi, beni en pis ağlatan kişilerin başında geliyordur bu meslek sahibi..

    ayrıca kendisi hakkında şöyle bir fıkra duydum, beni koparmıştı, bence sizin aranızda da kopanlar olacaktır;

    saatçiyle sünnetçinin dükkanları yan yana imiş, saatçi vitrinini en güzel saatlerle süsler bu şekilde müşteri çekmeye çalışırmış..
    sünnetçi de aynı şekilde camının önüne kocaman bir saat koyarmış ve sünnet olacak çocukları beklermiş..
    bir gün saatçi sormuş, "sünnetçi kardeş, tamam ben saat satıyorum, müşteri çekmeye çalışıyorum, o yüzden vitrine saat koymam gayet doğal, sen niye saat koyuyorsun ki allah aşkına?"
    sünnetçi gayet sakin, "ya ne koysaydım?"
    (01.07.2007 23:25)

devlet bahçeli

    oruc yiyip, yedirmeyenlerin,
    icki icip, ictirmeyenlerin,
    karsi cinsle her turlu naneyi yeyip, kiz arkadasiyla gezenleri cekemeyip dovenlerin,
    zamaninda solculara karsi bizi koruduklarini iddia edip, simdi solcularla isbirlikcilik yapanlarin partisinin genel baskani..
    kendisinin de yasam anlayisi maalesef bu sekildedir...

    turk-islam zihniyeti bu olmamali.. gosteris degil icraat istiyoruz..
    (01.07.2007 11:03)

akraba evliliği

    (bkz: george w. bush)
    bu evliligin sonuclari gercekten felaket olabiliyor...
    (30.06.2007 20:46)

saygın kurum

    evet maalesef son zamanlarda bu söz grubunu çok yerde duyuyoruz, birilerinin ağzına fena halde sakız olmuş.
    efendim nedir saygın kurum hemen izah edelim, saygın kurum, kendi düşüncesine yakın olan kimselerin bulunduğu kurumların sempatizanları tarafından adlandırılma şeklidir. her ne kadar böyle diyerek ben de ayrımcılık trendinin bir ferdi durumuna düşmüş olsam da gerçekler acıdır.
    cumhurbaşkanlığı, anayasa mahkemesi, danıştay; *evet saygın ve cumhuriyetin asıl kurumlarıdır. ama kimse bu makamlardaki kişilerin aldığı ideolojik kararları, yaptıkları hataları, "saygın kurumdur efendim ne yaparsa doğrudur" gibi anlamsız bir edayla savunmaya kalkmamalı. eleştirilemeyecek hiç bir kurum ve kimse yoktur, saygısızca eleştirmek diye bir şey vardır sadece.
    objektif olması gereken kurumlar eğer belirli bir yöne kaymış ise -o kurum saygın olsa bile- kurumda görevli kişiler yüzünden eleştirilebilir, yanlışları açıkça belirtilebilir.
    her yaptıklarını onaylamak için böyle alelade bir sıfat tamlaması kullanmak hatalıdır, yanlışlara kılıf uydurmak, kendi işine geldiği için saygın göstermeye çalışmaktır.

    sonuç olarak* artık tüm kurumların saygınlıkları kurumdakiler yüzünden kaybolmaya yüz tutmuştur. ne zaman objektiflik yakalanır, işte o zaman bu kurumlar gerçekten saygın olurlar.
    (30.06.2007 00:17)

türkçe ezan

    cuma namazi kilmaya bile gitmeyen, oruc tutmayan ve kurban kesmeyen sozde muslumanlarin surekli arzuladigi bir utopyadir turkce ezan.
    eger kisi, namazini kiliyorsa, gercekten islam'a inaniyorsa, ezanin kiymetini ve anlamini cok iyi bilir. onu turkce yapmissin, rusca yapmissin, japonca yapmissin elbette ki farketmez.
    burda bu sacma sapan seyler hakkinda konusarak dilimizi dudagimizi kurutmaya gerek yok. namaz kilmiyorsan, inanmiyorsan, ibadet etmiyorsan, tika kulagini gecsin gitsin. bu kadar basit !
    yok illa da turkce ezan istiyorum diyorsan, bana soz ver namaz kilacagina, bana soz ver daha inancli olacagina, vallahi de billahi de turkce ezan icin diretenlerin basinda ben gelecegim.
    ama sirf baskalarini kil etmek icin boyle isteklerde bulunuyorsan, kelime-i sahadet getirmeyi bile tam olarak bilmiyor, hatta soylemekten utaniyorsan, o zaman sen yoluna ben yoluma canim kardesim.
    tek istedigimiz bizim sizin inanciniza gosterdigimiz saygiyi, ayni sevgi ve hosgoru cercevesinde sizden alabilmektir.
    hem turkce oldugunda allah askina sanki tam anlamiyla mi cevriliyor kelimeler ? felah kelimesidir veya allahuekber cumlesi ne sekilde zamaninda sacma sapan cevrildi hepimiz biliyoruz. yeter artik ne olur ugrasmayin milletin inanclariyla degerleriyle, bu devlete hizmet icin gereken mantikli adimlar uzerinde durun.
    cehalet gercekten basimizin belasi, avrupa'da herkes cozmus olayi, adamlarin tek dusuncesi "ben isimi yaparim, parami alirim ve sadece kendime bakarim, baskasi beni ilgilendirmez" ya biz ne yapiyoruz ? uretim yok, calisma yok, hizmet yok, oturdugumuz her kosede bos beles konularda geyik yapiyoruz...
    * *
    (29.06.2007 17:31)

azınlık

    türkiye'deki çoğunluğun düşürülmek istendiği konumdur. demokrasi de bi yere kadar değil mi ? *
    (29.06.2007 09:16)

creative

    çok zeki, objektif ve konuları derinlemesine irdeleyen, diyarda ilk dikkatimi çeken kişidir kendisi.
    yaptığı yorumlar, sağlam ispatlar ve açıklamalarla darbe meraklısı, kendine demokratiklerin havada tanımlarına dimdik cevaplar gönderen aydınlatıcı vampir.
    diyarda böyle kimseleri gördükçe seviniyorum... * * *
    (29.06.2007 01:22)

eşcinsellik

    eşcinsellik insanların geçmişten gelen psikolojik ve bazı biyolojik etkenlerden dolayı kendi cinsine duyduğu ilgi anlamına gelir.
    bunda elbette utanılacak bir durum yoktur, sonuçta insan bunu kabullenmeli, hayatını mantık dahilinde sürdürmelidir. herkes bu dünyaya sınanmak için gelmiştir, herkese değişik sorunlar, değişik iltifatlar verilir ve bununla ne yaptıkları, nasıl yaşadıkları, ne tepki verdikleri izlenilir ve öldükten sonra nereye gidecekleri buna göre şekillenir. *
    ama ben eşcinselim diye kimse öyle janjanlı, marjinal kıyafetler giyerek, itici hareketleri, dengesiz konuşmalarıyla herkesin tepkisini çekmeye çalışmamalıdır. işte o zaman faşizan diye nitelendirilen o kimselerin onlara acı çektirmesi ve onları toplumdan dışlaması kaçınılmazdır.
    nasıl dengesiz hareketleri bulunan, kötülemek için söylemiyorum ama miskinlikleri nedeniyle kokan ve kirli olan kimselerden kaçılıyorsa, bu şekilde hareket eden kimselerden de uzak durulur. insanın doğasında vardır dengesiz ve tehlikeli görülen şeylerden uzak durmak. bir nevi kendini savunma mekanizmasıdır.
    bunun da eşcinsellikle değil, kişinin dengesizliğiyle alakası vardır.
    bunun haricinde, eşcinselim diye kişilerin kendi cinsiyle münasebette bulunmasının normal gibi algılanmasını istemek de yanlıştır. en azından müslüman kimseler için bu böyledir*.
    insanlar cinsellik olmadan da yaşayabilir, hayatında farklı huzurları yakalayabilir. nasıl çoğu kimse 30 yaşına kadar bekar kalıp, evlenip sonra cinselliği yaşıyorsa, bu kişiler de biraz daha dişini sıkmalı 60-70i beklemelidir. bir anlık, 10 saniyelik dünyevi bir zevk için, sonsuz olan ahiret hayatı ıskalanmamalıdır.
    herkes kendini bilmelidir, kabullenmelidir. çoğu kimse siz söylemeseniz zaten sizin eşcinsel olduğunuzu anlamaz, zaten bu duyguyu içerde yaşıyorsunuz.

    ama illa ki "yok ben farklıyım, marjinal olacağım, ilginç kıyafetler ve ilginç tavırlarımla itici olacağım" diyorsanız e o da sizin hayırseverliğiniz kardeşim...
    türk toplumunun da zaten eşcinsel olana nefreti felan yoktur. eşcinselim diye kendi cinsiyle münasebette bulunana kini vardır.
    (29.06.2007 00:32)

sanat

    kişinin yetişme tarzı, inanışı, ideolojisi ve yaşadığı çevre neticesinde şekillendiği yeteneklerinin dışa yansımasıdır.
    sanat kesinlikle göreceli bir kavramdır, kimine göre şaheser olan bir üretim başkasına göre saçmalık olabilir.
    mesela; islam kültürüyle, islam felsefesi içerisinde doğup büyüyen kimseler, hat sanatında, mimari de, sufi müzikte, ebru sanatında ileri gitmiştir, bu alanlarda eserler vermiştir ve bu alanda bizlerin saygısını, sevgisini kazanmışlardır.
    bazı kimseler ise, bu inanış açısından bakmadıkları için, bir şekilde hayatı farklı algıladıkları için, çıplak kadın resimleri, uygunsuz * * heykel, hayvan resimleri gibi alanlarda yükselmişlerdir. normaldir, yükselebilirler, eserlerini de sergileyebilirler.
    ama kimse gelip de "benim sanatım bu, ben nü'de, ben çıplak heykellerde ustayım, bunu istediğim yere asar, istediğim yere dikerim" diyemez. sonuçta eğer sanat adı altında icraa ettiğin şey, çoğunluğun inanışına ters, onların felsefesiyle bağdaşmıyor ve hoşlarına gitmiyorsa, onları bağnaz, gerici gibi üsluplar kullanarak eleştirme hakkını sana vermez.
    ama gidersin bu eserleri avrupa'da sergilersin, amerika'da sergilersin, ya da çoğunluğun beğendiği bir mekanda sergilersin o başka. serbestsindir bu konuda, saygı çerçevesinde kimse buna ses çıkarmaz, çıkarmamalı da.
    nasıl avrupa'daki bazı kimseler, islam mimarisini eleştiriyor, hatt sanatına (bkz: arap) işi diye mantıksız atıflarda bulunuyorsa ve bizler bu kimseleri gerici bağnaz diye nitelendirmiyorsak, "senin anlayışın bu, benim anlayışım bu" "merak etme ben bunu gidip kızılmeydan'a * dikmeyeceğim için rahat olsun" diyorsak, onlar da bize bunu demeli.
    yok senin düşüncen bağnaz, yok ben modernim diye göreceli kavramlarla, zeytin yağı hesabı üste çıkmaya çalışırsan bu büyük bir cahillik olur.
    senin bakış açın farklı, benim bakış açım farklı, sen bana saygı duy ben sana saygı duyayım. olay budur.
    tekrarlamak gerekirse; sanat, göreceli bir kavramdır, kimi operayı sanat olarak görür, kimi çığırmak olarak algılar, kimi çıplak resim çizimlerini sanat olarak görür, kimi bunu ahlaksızlık olarak nitelendirir *.
    netice olarak, sanat güzeldir, hoştur, bir şeyler üretene, özgün olanlara helal olsundur. ama yaptığı işi ürettiği şeyi kabul gördüğü yerde sergilesindir. bizim sinirlerimizi hoplatmak için, büyük kesimin beğenmediği bir şeyi zorla meydana dikmek için çalışmasındır..
    (29.06.2007 00:12)

erdoğan teziç

    ozerk bir kurum oldugunu surekli unutan, siyasetten uzak, ilime yakin olmasi gerekirken, "seçimle gelen siyasi iktidar, devlet iktidarını ele geçirmek istiyor" saçma cümlesinden de anlasılacagi uzere "anlamadigi" islere maydanoz kivaminda karisan yök baskani kimse.
    siyasi iktidar neyi temsil eder be adam? siyasi iktidar sadece chp başa geçtiğinde mi devlet iktidarını hak edecek? işine gelmediğini ne güzel de yontup biçip yorumluyor ve sempatizan topluyorsun, bravo..

    "ileri, daima ileri, arastir, surekli arastir, uret, cabala" gibi gaz verici komutlari ilke edinmesi gerekirken; "geri, daima geri, salla milleti, sen kolla cebi" felsefesiyle isini basariyla yuruten, siyasete karistigi kadar egitim sistemindeki carpikliklara karismayan, ideolojiyi insanlıktan, eşitlik, adalet, saygı sevgi, hoşgörü gibi insancıl duygulardan üstün tutan gereksiz, önyargılı * bir kisilik.
    (26.06.2007 23:21)

milliyetçi hareket partisi

    şehitlerin üzerinden en çok siyaset yapan partidir. *
    irade kendi elindeyken öcalan denen karaktersizi sarayına yerleştirip, başına doktor hemşire diken iktidarın ortağıdır.
    başörtüsü savunucularının başında gelen ve daha sonra milletvekilinin başını açan uzlaşmacı (!) bir partidir.
    genelleme yapmayı pek sevmiyorum ama "türk-islam" felsefesiyle hareket ettiğini düşünen ama bu ideolojiyle hiç alakası olmayan kimselerin fazlasıyla sempatizanı olduğu partidir.
    elbette aralarında mükemmel insanlar vardır, kafası çalışan ve idealist kimseler vs. ama her türlü naneyi yiyip, islam savunuculuğuna bürünen kimseler maalesef bu ad altında fazlaca toplanmışlardır ve gürültüden başka, diş gösterip, çemkirip daha sonra pusmaktan fazla bir işe en azından bu son 10 yılda yaramamış zümrenin partisidir. *
    (26.06.2007 00:01)

öss

    profesorlerin bile "öss sinavi" demekten kendini alamadigi ve suanki statu goz onunde bulunduruldugunda kesinlikle gerekli olan bir sinav sistemi. her ne kadar sacma, mantiksiz olarak adfedilse de, oyle her onune geleni istedigi bolume sokmak, okumasina yardimci olmak, hem zaman hem de para kaybidir.
    kaldi ki zaten kazananlarin bir kismi bile asiri zorlaniyor bazi bolumleri okurken. sen kalk liseyi guc bela okumus, ya da kapasitesi kesinlikle bu 3 senelik ortaogretim hayatinda bir sekilde belli olan anlasilan birisine kapilari ac icerde at kosturt. bence mantikli degil.
    bir sekilde birileri elenmek zorunda. evet avrupada boyle bir sistem yoktur. ama biliyor musunuz ki, almanyada mesela, ders ortalamasina gore yine bir sekilde, ilk okul, orta okul ve lisede elemeler ve ogrencileri bir kisim bolumlere kanalize etmeler var ?
    oss ye kufretmek yerine, bence herkese ayni sartlari taniyalim, kimsenin puanini gasbetmeyelim, herkese adam gibi esit egitim taniyalim, sonra satranc oyunu misali, ayni sartlarda piste girelim, yarisa esit baslayalim. o zaman kimsenin kimseye edecek lafi olmaz. sonucta ayni donanimla, ayni taslarla oyuna basliyoruz.
    ve ilginctir... artık her yerde öss ye laf carpan diziler, programlar, şarkılar çıkmakta... yok dünyanın sonu değil, yok bu kadar kasma, çalışma, salla gitsin tarzı gazlamalar söz konusu.. insanları öğrenmekten, çalışmaktan iyice soğutun bakalım. zaten cehalletten kırılıyor güzelim türkiye'm...
    (24.06.2007 23:17)

türk silahlı kuvvetleri

    birilerinin cikarlari ve dusunceleri dogrultusunda yonlendirmeye calistigi ve yine bu kisilerce koruyucu olarak adfedilen devlet kurumudur.
    bir gazetede cok guzel bir karikatur gormustum bu konuyla ilgili. atli askerler kostura kostura bir yere gidiyorlar, arkalarindan palyaco bagiriyor; "nereye gidiyorsunuz pasam?" komutanin cevabi ise cok komik; "demokrasiyi korumaya silahlarimizla tabancamizla gidiyoruz"
    iste turkiye bu konumdadir. kimse kusura bakmasin ama rejimin degismemesi, hic sarsilmamasi, halkin bu rejimden mutlu olmasindan kaynaklaniyor. orduymus, anayasa mahkemesiymis bunlar biraz hikaye tarafi *

    ulkedeki yonetim bicimi asla ve asla sarsilamaz bundan eminim, her ne kadar birileri ufak bir olayda yaygara cikarsa da, universitedeki komunistlerin, escinsellerin, sapkinlarin, katil ve teroristlerin sayisi yaninda seriat diye bagiran kimseler golde bir damla kadardir.
    sadece dinlerini yasamak isteyenleri de bu kefeye koymak, onlarin seriat istedigini, din devleti istedigini iddia etmek olsa olsa eblehliktir...
    (24.06.2007 13:59)

sayfa: 1...-5-6-7

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.